SARPER DUMAN | Be Inspired

Bol kedili, piyanolu, hoş müzik seslerinin duyulduğu, sevgili dolu bir ev ve iyi kalpli, yetenekli bir müzisyen bir araya gelince; ortaya içimizi ısıtan, sıcacık görüntüler çıkıyor. Instagram profiline bakarken pozitif enerjiden kendimizi kaybetmemizi sağlayan Sarper Duman, evini 19 kediyle, küçük sırlarını ise bizlerle paylaşıyor…

 

  1. Seni kedilerin, mütevazı hayatın ve müziğinle tanıyoruz. Peki, aslında Sarper Duman kimdir?

Aslında sizlere yansıdığı gibi, hayatımın en önemli kısmını kedilerim ve müzik oluşturuyor. Biraz daha ayrıntıya girecek olursam; konservatuar okudum, özel piyano dersleri veriyorum. Kediler ve müzik dışında, çocukluğumdan bu yana fiziğe, evrene büyük bir ilgim var. Fizik ile ilgili okuduğum kitaplar, müzikten daha fazla diyebilirimJ. Ek olarak; filmlere ve sinemaya da büyük bir ilgim var.

 

  1. Instagram’da nasıl fenomen haline geldin, dönüm noktan ne oldu?

2 sene önce hayatımın maddi, manevi oldukça zorlu bir dönemindeydim. Bir gün sahilden eve dönerken, bir gece yarısı, evime yakın bir çöp konteynırının yanından geçerken bir miyavlama sesi duydum. Çöp kutusuna baktığımda, siyah bir çöp poşetinde bir kıpırdama olduğunu fark ettim. Poşeti çıkartıp açtığımda, içinde şu an videolarımda başrolde olan kediyi gördüm. Ağzı kan içindeydi ve arka iki ayağı oldukça kötü görünüyordu. Başına ne geldi bilmiyorum ama birileri onu çöp poşetiyle çöpe atmıştı. O zaman maddi olarak büyük sıkıntı içerisindeydim ve 7 kedim vardı. Ama onu öyle bırakamazdım. Aldım eve götürdüm, ertesi gün telefonumu satıp ameliyat ettirdim. Sonra iyileşti. O süreçte, bir belediyenin halk eğitim merkezinde piyano dersleri vermeye başladım. Bir gün, bir öğrencim bir eseri çalamadığını söyledi ve video çekip yollamamı istedi. Telefonu sabitleyip piyano başına geçtim ve o an kayıtta olduğumu unutup doğaçlama bir şeyler çalmaya başladım. O esnada çöpten aldığım, iyileşen kedim geldi ve sevgisini belli eden hareketler yapmaya başladı. Videoyu izlediğimde hoşuma gitti ve instagram sayfamda paylaştım. O zamanlar yaklaşık 500 takipçim vardı. Videoyu paylaştıktan 2 gün sonra, sabah uyandığımda 55bin takipçi yazdığını gördüm, oldukça şaşırmıştım. Nasıl gördüler, kim yolladı bilmiyorum ama 9gag sayfası paylaşmış. Ve ardından birçok sayfa… O video 93 milyon izlenmeye ulaştı ve o günden sonra hep devamı geldi. Süreç böyle başladı.

 

  1. Sanırım bir müzik okulun var? Nasıl kuruldu, şu anda nasıl ilerliyor?

Sosyal medyada birçok insan piyano dersi almak istediğine dair mesajlar atıyordu. O esnada belediyede çalışıyordum. Bir cesaretle yakın çevremden borç alıp bir yer kiraladım ve orada dersler vermeye başladım. Sosyal medyanın da avantajıyla birçok öğrenci başvurdu. Şu anda güzel ilerliyor. İşimi seviyorum.

 

  1. Seni genelde kedilerle görüyoruz… Kedileri daha mı çok seviyorsun, evinde başka türden bir arkadaşın da var mı?

Yalnız yaşıyorum, kedilerimle daha doğrusu J. Ev arkadaşım yok. Aslında yaşadığım evi, kendimden de çok kedilerimin evi olarak benimsemiş durumdayım, onlar her zaman önceliğim.

 

  1. Kedilere müziğinle adeta terapi uyguluyor gibisin. Sence onları ruhsal anlamda gerçekten etkiliyor musun?

Kendimi övmek gibi anlaşılsın istemem tabii ama onların tepkilerine ve sakinliklerine de bakarak etkilediğime inanıyorum. Birçoğu sokakta ağır travmalar yaşamış, bir kısmı da engelli kalmış kediler. Ama müzikle beraber o travmalardan uzak, sakin bir hal aldılar ve bu beni çok mutlu ediyor.

 

  1. Eminim sosyal medyadan iyi-kötü pek çok yorum alıyorsundur. Bugüne kadar aldığın en ilginç yorum neydi?                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  

Dünyanın birçok yerinden, birçok ülkeden takipçiler var. İsmini daha önce duymadığım şehirlerden bile takip eden insanlar var. Ve işin ilginç yanı, yurtdışındaki takipçilerden bugüne kadar tek bir olumsuz yorum veya mesaj almamışken, olumsuz yorumlar hep kendi yaşadığım ülkeden, Türkiye’den geldi. Maalesef toplumumuzda, popüler olmaya başlayan, biraz ön plana çıkan her şeye, herkese bir saldırma, bir açık arama psikolojisi var. Fakat bunları uzun süredir takmıyorum.  Çünkü suyun üstünde yürüseniz, ‘yüzme bilmiyor, o yüzden’ diyebilecek psikolojide insanlar var maalesef… Bana en ilginç gelenlerden birisi, ellenshow’un sayfasında paylaşılan videomun altına yazılan bir yorumdu. Videonun altında yaklaşık 20000 yorum vardı, dünyanın birçok yerinden hep güzel yorumlar.. Fakat bizim ülkemizden birisi ‘Ellen hanım bu çocuk kedilere sakinleştirici verip popüler olmaya çalışıyor, bu videoyu silin’ yazmıştı J Sanırım her yönüyle bana en ilginç gelen yorum bu olmuştu J)

 

  1. Müzik kariyerinle ilgili yakın gelecek planlarında neler var? Seni herhangi bir proje içinde görebilecek miyiz?

 

Kendi bestelerimden oluşan enstrümantal bir albüm yapma planım var. Ama sırf yapmış olmak için, tabiri caizse ‘öylesine’ bir şey yapmak istemiyorum.  İçime sinecek bir şey olsun istiyorum . Tabi biliyorsunuz kaliteli bir albüm yapmak kolay değil ve ciddi bir maddi güç gerektiriyor.Birgün buna hazır olursam bir albüm yapacağım. Sadece benim kedilerimin değil, diğer hayvan sahiplerinin de sahiplendikleri hayvanlara dinletebileceği bir albüm yapmak hayalim J

 

  1. Hayvanlar yararına bir proje yaptın mı ya da yapmayı düşünür müsün? Böyle destek teklifleri geliyor mu?

 

Şu ana kadar bireysel olarak elimden geleni yapmaya çalıştım hep hayvanlar için. Bu konuda bir topluluğun içerisinde yer almadım. Açıkçası, elimdeki sosyal medya imkanlarıyla güzel projeler geliyor aklıma fakat, bunun için iyi bir ekip kurabilmek gerekiyor tabiî ki. Teklifler geliyor evet ama maalesef Türkiye’den bana zaman zaman sergilenen olumsuz tavır nedeniyle, ekip oluşturacak kadar güvendiğim insanlar yok. Zaten bir teklif yapıldığında yapıcı bir şekilde reddetsem, hızlıca düşman oluyorlar J

 

  1. Türkiye’de en çok beğendiğin müzisyen kim? Birlikte çalışmak ister miydin?

 

Aslında tek bir isim vermem çok zor. Çünkü ülkemizde beğendiğim birçok müzisyen var. Böyle bir soruda aklıma ülkemizin dışından bir isim geliyor.. Çocukluğumdan bu yana hayran olduğum, Azeri pianist Aziza Mustafa Zadeh.. Ülkemizden Sezen Aksu ve Teoman’ı çok sever, çok saygı duyarım. Tabiî ki birlikte çalışmak isterdim..

 

  1. Hayvanlara karşı önyargılı olan insanlara nasıl bir yaklaşım sergilersin? Sence bu sevgi sonradan edinilebilir mi?

 

Şiddet segileyen insalara hiçbir şekilde tahammülüm yok. Fakat zarar verme düşüncesinde olmayan, ama önyargı sahibi olan insanlara karşı pozitif bir tutumla hayvan sevgisi aşılayabileceğimize inanıyorum ki bu konuda birçok örneğe şahit oldum. Maalesef birçok hayvanseverde çok agresif bir tavır söz konusu. Ben bunun doğru olduğuna inanmıyorum. Bu şekilde insan kazanamayız, aksine ufak bir umut varsa o kişiye dair, o umudu da yitiririz. Aşırı agresif ve saldırgan hayvansever imajını yıkıp, daha pozitif, daha ılımlı bir tavır segilendiğinde, daha çok insan kazanabiliriz. 2 senelik sosyal medya sürecimde gelen mesajlardan bir kısmını arşivledim ‘Videoları izledikten sonra hayvan sahiplendim’ türünden mesajları. Ve geçen hafta bu tarz arşivlediğim mesajlara baktığımda, fotoğraf ve videolarla yeni sahiplendikerli hayvanları gönderen insanlardan yaklaşık 1400 mesaj olduğunu gördüm.. Eğer sürekli agresif  ve saldırgan tavırlarla paylaşımlar yapsam, bu kadar insana hayvan sevgisini nacizane aşılamam mümkün olmazdı. Dolayısıyla ılımlı, ve doğru ifadelerle açıkladığımızda, insanlara bu sevgiyi sonradan da aşılayabileceğimize inanıyorum..

 

  1. Hayvanları sevmek insanın içinde pozitif duygular uyandırıyor. Fakat kötü haberlerini dinlemek de insanı aynı oranda yıkıyor. Böyle zamanlarla nasıl başa çıkıyorsun?

 

Başa çıkamıyorum.. İnsanlar beni çoğu zaman melankolik, depresif olarak adlandırırlar. O ruh halimde kötü haberlerin, şiddet görüntülerinin çok büyük etkisi var. Mesela binlerce olayın arasından hayvana şiddet olaylarından bazıları medyatik hale geliyor. Hepimiz görüyoruz.  İnsanlar paylaşımlar yapıyor, üzülüyor vs. Bir süre sonra unutuluyor her şey gibi. Fakat ben unutamıyorum.. Ne Erzincan’daki siyah kediyi, ne o siyak köpeği, ne de Eskişehir’de yaşanan 3 sene önceki olaydaki kediyi unutamadım. İnsanlara sosyal medyada hayvanseverliğin pozitif yanlarını yansıtmaya çalışıyorum hep ama sokak hayvanları için de mücadele edtmeye çalışan birisi olarak, çok ağır şeyler de yaşıyorum tabiî ki.  Her yaralı hayvan kurtulamıyor, hepsi iyileşmiyor. Kaç tane hayvanı ellerimle gömmek zorunda kaldım, sayısını bile hatırlamıyorum.. İfade edemeyeceğim kadar zor duygular tabi.. Beni tek ayakta tutan evlatlarım ve gelecekte faydamın dokuanacağı hayvanlar oluyor. Ben kendimi tamamen bırakırsam evlatlarım, çoğu engelli olan evlatlarım ne yapar?.. Onlar için ayakta kalmak zorundayız..

 

  1. Veysel (kedin) bir insan olsaydı ve seninle konuşabilseydi; ona ne sormak isterdin?

Bu çok derin bir soru.. Sayfalarca yazmam gerekir belki Veysel’le ilgili duygularımı ifade etmek için, veya saatlerce piano çalmam gerekir.. Ama ilk sormak istediğim, ‘Mutlu musun ve daha mutlu olman için ne yapabilirim?’ olurdu..

 

  1. Ölmeden önce “mutlaka yapmalıyım” dediğin bir şey var mı?

Mutlaka .ok daha fazla hayvana faydamın dokunacağı bir alan oluşturmak isterim. Bunu barınak olarak isimlendirmek istemiyorum çünkü malum barınakların çoğu sokaklardan daha kötü maalesef. Evde bundan daha fazla sayıya çıkamıyorum ama birgün mutlaka çok daha fazla sayıda hayvanın bakımını üstelenebileceğim bir alan oluşturmak istiyorum..

 

 

  1. Hayat motton nedir?

 

Hayvanların da ‘en az!’ insanlar kadar yaşamayı hak ettiğini, sokaktaki her hayvanın en iyi şartlarda yaşamayı hak ettiğini, ve doğadaki bütün hayvanların duyvguları ve yaşam hakkı olduğunu mümkün olduğunca çok sayıda insana anlatabilmek, bu farkındalığı oluşturabilmek istiyorum..

%d blogcu bunu beğendi: