Federer’i bu kadar mükemmel kılan şey ne?
Atp Rotterdam’da çeyrek finale çıkarak yeniden Dünya’nın 1 numarası oldu. Roger Federer, 37 yaşına basmasına çok az kala, tenis tarihinin en yaşlı 1 numarası! Avustralya Açık’ta kariyerinin 20. Grand Slam şampiyonluğuna uzanan, namı diğer ekselansları, sadece başarılarıyla değil; aile hayatı, samimi gülümsemesi, yardımseverliği, en büyük rakipleriyle bile dost olabilmesi ile herkesi kendine hayran bırakıyor. 2017 yılında, kariyerinin 8. Wimbledon zaferini yaşayan Federer; 2012 yılında kaybettiği Dünya sıralamasının 1 numaralı koltuğunu, 5 yıl sonra geri aldı. 8’i Wimbledon, 6’sı Avustralya Açık, 5’i ABD Açık ve 1’i Fransa Açık olmak üzere; 20 Grand Slam kazanan deneyimli raket, tek erkeklerde “en fazla Grand Slam şampiyonluğu yaşayan sporcu” unvanını elinde bulunduruyor. Federer, önemli tenis çevreleri tarafından “gelmiş geçmiş en iyi tenis oyuncusu” olarak görülmekte. Kariyerinde ilk kez 2 Şubat 2004’te, ATP sıralamasının zirvesine yükselmeyi başaran İsviçreli efsane, bir sene içinde, dört Grand Slam turnuvasında, final görmeyi başaran tek isimdir. Böyle bir başarıyı, 1973 yılından beri yakalayabilen yok.
ATP NEDİR?
ATP açılımı ile Association of Tennis Professionals, 1972 yılında profesyonel erkek tenisçiler tarafından kurulan bir tenis birliğidir.
Ekselansları, Wimbledon’da üst üste 40 maç, Amerika Açık’ta da tam 41 maç kazanarak başkaları tarafından tekrarlanması zor bir başarıya imza atmıştır. Roger Federer, oynadığı bir maçta rakibine sayı vermeden ne kadar fark atmış olabilir dersiniz? Tam tamına 105! Amerika Açık’ta, rakibi John Isner’e 105 puan fark atmıştı. İnanılması zor!
2006 ALTIN YILI
Federer’in kariyerinde en başarılı senesi, 2006 yılıdır. Toplamda bir yıl içinde kazandığı kupa sayısı; 12! Uluslararası Tenis Federasyonu, 2006 yılında, Roger Federer’i yılın şampiyon tenisçisi seçti.
Sadece Wimbledon değil, tüm tenis tarihinin en unutulmaz maçlarından biri olan Federer – Nadal finali, 2008 yılında oynanmıştı. Final, tam tamına 4 saat 45 dakika sürmüştü. Tüm tenis severlerin, tarihi bir maç olarak nitelendirdiği Federer- Nadal finalinde, gülen taraf Nadal oldu. Ancak iki oyuncu da, büyük alkışı hak etti. Yağmurun da etkisiyle 7 saatten fazla süren epik maçta, son set 9-7 ile Nadal’ın oldu. Birçok tenis sever bu mücadeleyi, tenis tarihinde gelmiş geçmiş en iyi maç olarak yorumladı.
Centilmenlerin Sporu Tenis:
2009 Avustralya Açık’ta rakibi Nadal’a finalde kaybettikten sonra Federer, maç sonu açıklaması için sahneye çıktı ancak gözyaşları konuşmasına engel oldu. Kendini toparladığında söylediği şey; Nadal’ın, bunu sonuna kadar hak etmiş olduğudur. Nadal’ın buna cevabı ise; “Ne hissettiğini anlıyorum, ama unutma; sen tenis tarihinin en iyisisin!” olmuştur. İşte bu yüzden, tenisi ve içindeki centilmenliği seviyoruz!
Federer’in arkasındaki en büyük güç: Mirka Federer
Roger Federer, 2000 yılında tanıştığı tenisçi Mirka Vavrinec ile 2009’da dünya evine girdi. Federer her konuşmasında, başarısının sırrının eşi Mirka Federer olduğunu dile getirir. Eşinin desteği ile çok hızlı geliştiğini ve hayallerini gerçekleştirmesini sağladığı için ona minnettar olduğunu söyleyen Roger Federer, Avusturalya’da 20. Grand Slam zaferini kazandıktan sonra eşine koştu. Federer, kariyerini ne zaman sonlandıracağı ile ilgili soruya; “Eğer bir gün eşim Mirka, ‘artık seyahat etmek istemiyorum’ derse, kariyerimi noktalarım. O olmadan tenis oynayamam.” demişti. Ayak sakatlığı nedeniyle 2002 yılında tenisi bırakmak zorunda kalan Vavrinec ile Federer’in, Myla Rose ve Charlene Riva adında ikiz kızları, Leo ve Lennart isminde ikiz oğulları bulunuyor.
Yardımsever Federer
Federer, spor hayatındaki başarılarının yanı sıra yardımseverliği ile de ön plana çıkıyor. Güney Afrika’da çocuklar yararına yapılan projelere destek olmak amacıyla 2003’te, kendi adına bir yardım vakfı kuran Federer, 2006’da Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) iyi niyet elçisi seçildi. Rafael Nadal ile Afrikalı çocuklar için oynadığı 2 yardım maçında, yaklaşık 4 milyon dolar bağış toplanmasını sağlayan Federer, 2011 yılında Güney Afrika’nın ikinci (Nelson Mandela’dan sonra) ülkede en çok güven duyulan ismi seçildi. Dünya 1 numarasına yükselen, en yaşlı tenisçi olarak tarihe geçen 36 yaşındaki İsviçreli raket hakkında; 2016 yılının yarısını sakatlığı nedeniyle boş geçtikten sonra, “belki de artık bırakmasının zamanı geldi” yorumları yapanlar, şimdi neler düşünüyor acaba?
Kısadan hisse: Sen başımıza gelen en güzel şeysin Federer!
Turnuvalar size yabancı geldiyse; hemen kısa bilgi verelim ve en iyi raketleri karşı karşıya getiren dört Grand Slam turnuvasını inceleyelim.
Grand Slam Turnuvaları, tenis dünyasının en prestijli, en yüksek puan getiren, rekabetin en üst seviyede olduğu, tenis severlerin izlemekten en çok keyif aldığı turnuvalar arasında yer alıyor.
Avustralya Açık Turnuvası ile başlayan Grand Slam, Amerika Açık ile sona eriyor. Grand Slam turnuvalarından Avustralya Açık, Fransız Açık, Wimbledon ve Amerika Açık hakkında kısa bilgiler için buyurun yazımıza…
Avustralya Açık (Australian Open)
Melbourne’deki Melbourne Park’ta düzenlenen, yılın ilk Grand Slam turnuvasıdır. Avustralya Açık’ın iki efsane sahası Rod Laver ve Hisense Arena’ya en yüksek katılımın gösterildiği turnuvalardan.
Fransa Açık (French Open / Roland Garros)
Yılın ikinci Grand Slam turnuvasıdır. Toprak piste sahip olması nedeni ile Roland Garos’un yeri ayrıdır.
Wimbledon (İngiltere)
En eski turnuvalardan biri olan Wimbledon, 1877’den beri gerçekleşiyor. Çim zeminde oynanan maçlara sahne olan Wimbledon, Londra’da düzenlenir. En prestijli Grand Slam turnuvası olarak anılan Wimbledon, en çok konuşulan turnuvalardan biridir.
Amerika Açık (US Open)
Grand Slam turnuvalarının sonuncusu ise; New York’ta, 1881 yılından beri düzenleniyor. Sert zeminli kortlarda oynanan maçlara ev sahipliği yapan Amerika Açık, 700 binlik katılımcı sayısı ile hatırı sayılır bir izlenme oranına sahip.