Yıllardır ekranlarda birbirinden farklı ve etkileyici projede yer alan güçlü bir oyuncu ile birlikteyiz. Çok uzun zamandır ekranlarda ama buna rağmen oluşturduğu kusursuz profili bir an bile bozmadı her daim daha iyi işlerle karşımıza çıktı. Şimdi Serhat Teomanı’ı çok daha yakından tanıma zamanı!
İzmir’de doğmadın ama İzmirli sayılırsın. Ortaokul sonrası ailenle birlikte başlıyor İzmir maceran, 9 Eylül Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları ile devam ediyor. Nasıldı o dönem senin için?
Evet ben babamın görevi nedeniyle Diyarbakır’da doğdum. 2 yaşında Bartın’a gittik. Oradan Kayseri, oradan da babamın emekliliği ile birlikte İzmir’e; memlekete döndük. Hem zor hem renkli bir çocukluktu. Devamlı şehir değiştirmek; okul, arkadaş, aile ve dostları değiştirmek gerçekten çok zor. Ama insan büyüyünce anlıyor ki; çok da faydaları varmış bu durumlarla baş etmeye çalışmanın. İzmir’e döndüğümde ortaokula gidiyordum. Arkasından lise ve Dokuz Eylül yılları… Çok önemli yıllardır benim için. Memlekete dönmenin mutluluğu akrabalarla ayni şehirde olmanın keyfi… İzmir bambaşka bir şehirdir. Evet İzmirliydim ama dönüp yaşamaya başlayınca çok daha iyi anladım.
Yüksek lisansın ile birlikte İstanbul maceran başlıyor. Mimar Sinan Üniversitesi Tiyatro bölümünü bitirdikten sonra hem tiyatro hem de televizyonlarda seni görmeye başlıyoruz. 2003 itibariyle yer aldığın projelerinin listesi uzun ama ilk 2012 Kuzey Güney yapımıyla mı tam anlamıyla seninle tanıştık dersin?
İstanbul maceram başladıktan sonra çok fazla tiyatro ve dizide yer aldım. Her biri bir sonraki işim için tecrübe kazandıran, anlamlı projelerdi. Her zaman hazır olmam gereken bir dönemdi. 2012 yılında Kuzey Güney dizisinden teklif geldiğinde çok hazır ve istekliydim. Senaryo da öylesine güzel yazılıyordu ki ben gelmeden önce oynayacağım karakterin adı devamlı geçiyordu ve seyirci karakteri bekliyordu. O açıdan çok şanslıydım gerçekten, çok güzel devam eden bir diziye beklenen bir karakterle dahil olmuştum. Ben de hazırdım büyük ve önemli bir işte yer almaya ve dediğin gibi benim mesleki hayatımda anlamlı bir yer aldı.
Sonrasında da projelerin listesi uzamaya devam ediyor. Kaçın Kurası, Anne, Kızım, Çocuk ve Menajerimi Ara. Genele baktığımızda hep aile dizilerinde yer aldığın fark ediyoruz, tesadüf mü sence?
Ben senaryoyu okurken belli bir samimiyet ve sıcaklık arıyorum hikayede. Bu illa aile işi olsun anlamında değil elbette. Samimiyet ve sıcaklıktan kastım anlatılan hikayenin izleyiciye geçmesi ve gerçek gelmesi. Yarın bir gün daha sert bir işte de bir karakteri canlandırabilirim burada önemli olan hikayeye inanmam.
Özellikle Menajerimi Ara dizisine değinmek istiyorum. Call My Agent’tan uyarlanan diziye Serkan Tahtacı olarak giriş yaptın. ABD’den yurda dönen ve ajansın başına geçen güçlü bir karakteri canlandırmıştın ve oldukça ilgi görmüştü. Bu projenin sana kazandırdıklarını merak ediyoruz. Müthiş bir kadroydu, senin için de çok başka bir deneyim olsa gerek.
Bildiğiniz gibi projeye sonradan dahil oldum. Dahil olmadan önce de izlediğim, beğendiğim bir projeydi. Dahil olduktan sonra da mutlu olduğum, iyi ki girmişim dediğim bir proje oldu çünkü gerçekten birbirinden değerli oyuncularla oynama şansı buldum. Çok güzel bir sinerji vardı oyuncular ve ekip arasında. Yapımı, kanalı, teknik ekibi, yönetmeni ile son dönem yapılan işler içinde yapılan en kaliteli ve en farklı işlerden bir tanesiydi. İyi ki Menajerimi Ara ile yolum kesişmiş ve iyi ki o kadroya dahil olmuşum. Menajerimi Ara benim hayatımda güzel hatıralarla hep çok özel bir yere sahip olacak.
Dizilerin yanı sıra kısa filmlerin, sinemaların ve tiyatroların da var. Buğra Gülsoy, Fatih Sönmez ve Emre Erkan ile birlikte kurduğunuz Tiyatro Kutu’nun kapanmasından sonra Emre Erkan ile kurduğun GET Yapım ile tiyatroya devam ettiniz. O dönemler daha mı çok ilgi vardı tiyatroya sence?
Biz Pragma oyununu yaptığımızda gerçekten de o dönem için çok yoğun bir ilgi vardı. Şu an seyirci azaldı mı ya da o dönem tiyatro seyircisi daha mı fazlaydı diye düşündüğüm zaman açıkcası çok fazla tiyatro seyircisinin azaldığını düşünmüyorum. Çok önemli tiyatrolar var ülkemizde, harika oyunlar çıkıyor ve çok önemli seyirci rakamlarına ulaşıyorlar. Elbette dünyaca yaşanan pandemi döneminde insanların kapalı alanlara girmek istemediğinden kaynaklı dönemsel düşüşler yaşanıyor olabilir ama tekrardan eskisinden daha da güçlü şekilde seyircimiz geri dönüyor.
Oyunların ve projelerin hepsinin çakıştığı dönemlerde nasıl yetişiyorsun bu tempoya?
Bir dizi projesiyle tiyatro oyununu aynı anda hayata geçirmek gerçekten çok zor. Eğer ki tiyatro provaları zamanı bir dizide oynuyorsanız şartlar çok daha zorlaşıyor. Onun için dizimin olmadığı dönemlerde tiyatro provaları yapmayı tercih ediyorum. Oyun çıktıktan, seyirciyle buluştuktan sonra haftada iki akşam oynamak ve yanında dizi setine gitmek biraz daha üstünden gelinebilir bir şey oluyor.
Gelelim yepyeni heyecanına, Oğlum dizisi. Her Çarşamba Show Tv’de yayında. Bize Sedat karakterinden biraz bahseder misin?
Senin de dediğin gibi ‘Oğlum’ dizisi yepyeni bir heyecan şu an da bizler için. Muadillerine kıyasla gerçekçi ve cesur yaklaşım tarzını çok seviyorum projenin. Ben de bu projede Sedat karakterine hayat veriyorum. Sedat olayın geçtiği bölgedeki karakolun komiseri ve vakayla yakından ilgileniyor. Sorunlu bir evlilikten çıkmış; Defne adında dünya tatlısı bir kız çocuğu var. Bu cinayet vakasıyla birlikte Sedat da hayatını, kişiliğini ve en önemlisi ebeveynliğini sorgulamaya başlayacak.
İlk reytingler de harika gidiyor, tebrikler. Oğlum ile buluşman nasıl oldu?
Evet seyirci sağ olsun çok güzel bir ilgi gösteriyor projemize. Yapımdan yönetime ekipten oyunculara kadar hepimiz aynı hisler ve duygularla yaklaşıyoruz projeye. Bu ortak dile sahip olmak ve en iyisine ulaşmak için çırpınan insanlarla çalışmak çok muazzam bir his. Bu proje bana teklif edildiğinde bunun çok değerli bir şans olduğunu hissettim ve tereddüt etmeden kadroya dahil oldum. Benim için kariyerimde ayrı bir yeri olacak, önemli bir karakter Sedat.
Müthiş bir kadro var. Canan Ergüder yeniden bizimle. Kubilay Aka, Songül Öden, Nihal Yalçın, Feyyaz Duman, Timur Acar ve çok kıymetli oyuncuların bir arada olduğu bir set ortamı. Nasıl geçiyor çekimler?
Gerçekten oyunculuklarını izlemekten haz duyduğum insanlarla şu an beraber çalışıyorum. Derdi sadece işleri olan, en iyisine ulaşmak için zaman harcayan bir ekip bu. Oynaması, paslaşması çok keyifli oyuncular hepsi… Bu sektörde çıkardığımız iş kadar geçirdiğimiz zaman da çok önemli bir yer ediniyor hayatımızda. Çok iyi anlaşan, sette güzel ve eğlenceli zaman geçiren bir ekip olduk. Keyfimiz çok yerinde bu anlamda.
Instagramda 1.2 M takipçin var ama çok sık paylaşım yapan bir oyuncu değilsin. Gizemli yaşamayı daha mı çok tercih ediyorsun? Sevmiyor musun günlük rutinini sergilemeyi mesela?
Günlük hayatım özelimdir ve özelim bana ait olmalı diye düşünüyorum. Instagram’ı kullanmıyor değilim, tabii ki kullanıyorum ama kendimi zorlamadan ve iş haline getirmeden… Mesela her gün ya da her hafta bir şey koymam lazım gibi dertlerim yok. Gerçekten paylaşmak istersem koyuyorum bir şeyler. Bazen aylarca paylaşım yapmadığım olabiliyor.
Geriye dönüp baktığında içinde kalan, keşke kabul etseydim veya keşke bu rolü ben oynasaydım dediğin proje var mı hiç?
Keşke oynasaydım, niye reddettim dediğim işler de olabiliyor bazen, keşke ben oynasaydım bu karakteri dediğim projeler de. Ama ben “keşke”lere takılmamaya çalışıyorum. Eğer ki geçmişe dönüp bakacaksam “keşke”lere değil “iyi ki”lere bakmaya çalışıyorum. İyi ki yapmışım dediğim anları düşünüyorum. Çünkü hayatta “keşke”lerimden çok “iyi ki”lerim var ve bardağa dolu tarafından bakılması gerektiğini düşünüyorum.
Evde kaldığımız süreyi nasıl değerlendirdin bir oyuncu olarak?
Açıkçası çok fazla evde kalmadım. Projem devam ediyordu ve çalışıyordum. Tabii ki uzun bir süre de oldu yine evden çıkmadığımız ve kapalı kaldığımız. Dünya öyle bir noktaya geldi ki internet diye uçsuz bucaksız bir şeye sahibiz. Filmler, diziler, müzikler, meslekle alakalı her şey elimizin altında. Bol bol proje izledim ve bol bol okudum. Besleyici bir dönemdi mesleki olarak konuşmak gerekirse.
Oynadığın aile dizilerinden mi bilinmez senden harika bir baba olacağı duygusu geçiriyorsun karşı tarafa. İleriye dönük hayallerin arasında var mı baba olma fikri?
Dizilerden öyle bir his geçiyor olabilir sizlere tabii ki. Açıkçası ben de iyi bir baba olacağımı düşünüyorum ve istiyorum. Çünkü anne baba açısından çok şanslıyım. İyi ki benim ailem olmuş dediğim kişilere sahibim. Ve bir gün babamdan öğrendiklerimi çocuklarıma öğretmek tabii ki isterim.
Dışarıdan bakıldığında sabit bir tarzın ve duruşun var yıllardır. Sanki hiç değişmiyorsun gibi. Bu tavrı korumayı, hep aynı duruşa sahip olmayı nasıl başarıyorsun?
Bunun için bir çabam yok. Çabayla ya da bir dertle yaşarsanız hayatı, bence gerçek durmaz ve bir yerde açık verirsiniz. Oyuncu da olsanız halkın gözü önünde bir iş yapıyor da olsanız kendinizi bir paket, bir marka olarak görmeden kişiliğiniz yolunda ilerlerseniz tavrınız ve tarzınız asla değişmez.
Hayata karşı seni anlattığına inandığın bir cümlen veya motton var mı?
Üşenmeden, ertelemeden, vazgeçmeden hareket etmeye çalışırım. Başarır mıyım hep bilmem ama çalışırım.