Çarpıcı, etkileyici, samimi ve çok yakışıklı… Son derece profesyonel. Kamera karşısında harikalar yaratan, kameraya çok yakışan, çok yetenekli bir jön. Farklı yüz hatları, fit fiziği, buğulu bakışları ve o muhteşem kirpikleri… Jön kavramına yeni bir anlam kazandıran, sempatik olduğu kadar yetenekli ve oldukça yüksek cazibesiyle hayranlık uyandıran Burak Deniz ile yılın son BeMan’inde beraberiz. Gerçek bir oyuncu gibi yaşamayı seçenlerden. Nerede olduğunu ve nereye gitmek istediğini çok iyi bilen bir adam. Yaptığımız çekimde enerjisine hayran olduk, gözümüzü kendisinden alamadık. Başarılı olması, bu kadar sevilmesi tesadüf değil; bu çok açık. Med Yapım tarafından FOX TV’de rating rekorları kıran “Bizim Hikaye” dizisinin jönü Burak Deniz, kendi hikayesini bu sayfalarda önce çekti, sonra yazdı ve anlattı…
- Gizemli, doktor, üniversiteli bir müzisyen, bazen suçlu, bazen de punk, belki ikonik bir karakter, belki de halk adamı… Travmalı bir genç ya da centilmen bir aşk adamı… Bunların hepsi bir yetenekte buluşabiliyormuş demek. Sinema ve dizi sektörünün oyuncuya bakışındaki “Acaba ters köşekarakteri oynayamaz mı” şeklindeki endişesini kırıyorsun. Bu sana belli ki işlemiyor çünkü her projede hep farklı rollerdesin. Peki, oyunculuk ile ilk tanışma anın nasıldı?
Teşekkürler. İzmit’te bir oyunculuk workshop’una katılmıştım. Şu anki menajerim Gökçe Doruk Erten, aynı zamanda cast direktörlüğü yaptığı bir sinema filmi adına, yakın şehirlerden bile oyuncu arıyordu ve o vesileyle tanıştık. O film gerçekleşmedi ancak benim yolculuğum bu şekilde başladı. Ve sonrasında da, yukarıda bahsettiğiniz karakterlerin yer aldığı her projeye, adım adım birlikte karar verdik.
- Mesleğinin, senin için en büyülü yanı nedir?
Her an, her varlıkla empati kurmaya gayret ettirmesi.
- Başka bir ülkede yayınlanan ve çok da sevilen bir dizinin Türk versiyonunu yapıyorsunuz. Bu riskli bir iş olmalı… Geri dönüşler nasıl oldu? Sen tatmin oluyor musun ortaya çıkan işten?
Gayet iyi. Şu an orijinaline oranla daha fazla sayıda izleyiciye ulaşıyor.
- Sence Barış nasıl bir karakter?
Sevdiklerine karşı korumacı, ilahi adalet savunucusu, dostluklarına ve geçmiş değerlerine bağlı, dolayısıyla ani köpürebilen, hayat dolu…
- Birinin hayat hikâyesini oynama fırsatın olsaydı, bu kim olurdu?
Sanatçı ruhlu biri, önemli bir bilim adamı veya hak savunucusu bir lider olabilir. Kurt Cobain (sarışın olmasam da), Heath Ledger, Bob Dylan, Einstein, Elvis Presley, Nelson Mandela, Iggy Pop, Mahatma Ghandi, John Lennon olabilir. D.B. Cooper gibi uçak kaçıran ve istediği 20.000 doları kendine getirtip, sonra uçaktan atlayıp kayıplara karışan, 50 senedir sırrı ortaya çıkmayan ve belki de hala aramızda yaşayan, ikonik, kahraman, suçlu birini canlandırmak…
- Uzun dönem devam eden bir dizide oynamak mı, yoksa bir sinema filminde yer almak mı daha tatmin edici oluyor senin için?
İçime sinen işleri kabul ediyorum. O nedenle bir tiyatro, sinema, kısa film, dizi ya da belgesel fark etmez…
- Defalarca izlediğin halde bıkmadığın bir film var mı? O filmdeki etkileyici nokta nedir?
O kadar çok var ki… Şimdi birini söylesem, diğerlerine kendimce haksızlık etmiş olurum. Bu, tamamen ayrı bir röportaj konusu.
- Kitap okur musun? Hangi yazarları seviyorsun? Sana en çok hitap eden tarz nedir?
Daha çok sosyal bilimler ile alakalı, bilgi veren kitapları okumayı seviyorum. Roman olacaksa, psikolojik gerilim tarzlarını severim. Gabriel Garcia Marquez, Paulo Coelho, Engin Geçtan, Sevgi Soysal, Bukowski, Sabahattin Ali, Gündüz Vassaf, ilk aklıma gelen isimler…
- Teknolojiyle aran nasıl? Telefonun olmadan ne kadar süre yaşayabilirsin?
Herkes kadar… En fazla 24 saat yaşayabilirim sanırım. Yoksa menajerim veya çalıştığım proje koordinatörü beni öldürebilir.
- Rüyalardan etkilenir misin? Hayatını etkileyecek bir rüya gördün mü hiç?
Hatırlanan rüyalar, kişiye illa ki bir şeyler söyler zaten. Etkilenmezsem, zihnime haksızlık etmiş olurum.
- Karşı cinste ilk baktığın özellik ne olur? Seni etkileyen şey, büyük oranda zekâ mıdır, güzellik mi?
Bu klişe soruya, klişe bir cevap vererek “zeka” demek isterdim. Ama ilk baktığımda, kişinin zekasını göremiyorum takdir edersiniz ki. Hani derseniz ki “gözlerindeki zeka pırıltısı”; evet o detay, o kişinin bütününe daha alıcı gözüyle bakmamı sağlayabilir.
- Evlilik senin için ne ifade ediyor? İlerleyen zamanlarda evlenmeyi ve baba olmayı düşünüyor musun?
Evlilik kutsal bir kurum kabul ancak benim adıma şu an için uzak görünen bir oluşum. Henüz yapacak çok iş var. Hem kendim için hem de dünya için. Çocukları çok seviyorum. Ancak bu dünyayı daha iyi bir yere getirmek, herkes adına daha öncelikli hedef olmalı…
- Sevgili ile aynı mesleği icra ediyor olmak, sence bir avantaj mıdır, yoksa dezavantaj mı?
Böyle genellemeler çok mantıklı gelmiyor bana. Her ilişkinin kendi hukukuna saygım var. Dünyada iyi ve kötü örnekleri var.
- Bugüne kadar aldığın ya da verdiğin en orijinal yılbaşı hediyesi neydi?
Fazla özel…
- Şu anki ruh haline göre bir playlist oluştur desek, söyleyeceğin ilk şarkı adı ne olurdu?
Bazen Coldplay, Massive Attack gibi soundlara yakınım, bazen klasik müzik, bazen Gus Gus, Trentemoller gibi ses mühendislerinin ürettiği parçalarla dans modunda hissederim.
- Batıl inançların var mıdır? En bariz takıntın nedir?
Batıl sayılır mı emin değilim ama çok büyük konuşmamak… Zira illa başa geliyor. - Her rolü oynayacak bir oyuncusun ama “asla oynamam” dediğin bir karakter var mı?
İnanmadığım hiçbir karakteri oynamam.
- Sende iz bırakan en önemli karakterin hangisi oldu?
En önemli demeyelim ama oldukça ağır derinliği olan dramatik bir karakterdi. Gecenin Kraliçesi’ndeki karakterim Mert…
- İlk dizin ve ilk heyecanından aklında kalan bir anekdot var mı?
Kolej Günlüğü… Her anı çok heyecan yüklü idi.
- Sinema mı, dizi mi, tiyatro mu?
- Yeni bir projen var, anlatır mısın?
Bizim Hikaye gayet güzel gidiyor… Cidden aile gibiyiz. Yeni projeler şu an için gizli… Yerli ve yabancı birkaç heyecan veren projeyle görüşüyoruz. Detayları henüz ben bile bilmiyorum.
- Dünyaya açılmak istiyor musun, nasıl girişimlerin var?
Burada çalışmaktan gayet memnunum. Burayı asla tam anlamıyla bırakmak niyetinde değilim elbette. Ancak ortak yapımlı veya bazen orada, bazen burada işler olursa, neden olmasın? Dilimi geliştiriyorum, aktüel sanatı, dünya festivallerini ve yeni yönetmenleri sürekli takip etmeye çalışıyorum.
- Her mesleğin zorlayıcı tarafları var. Peki, sence oyunculuğun en zor yanı nedir?
Sosyal alanda “görünmez” olamamak. İnsanlık hali, inişli-çıkışlı durumlarda bile, insanlar aniden fotoğraf çektirmek istediklerinde, hazır ve nazır durumda olmak gerçekten oldukça zor.
- Yeni bir diziye ya da filme başlarken, yeni bir karaktere bürünürken nelere dikkat edersin? O süreç nasıl gelişir?
Burası profesyonel sır olarak kalsın mı?
- Sosyal bir adam mısın?
Çok değil. Bağlı olduğum eski dostluklarım var. Onlarla ev sohbetlerimiz veya konser, sinema, tiyatroya gitmek dışında pek sosyalleşmem. Öyle gece hayatı insanı değilim.
- Nasıl iltifatlar alıyorsun, eleştirildiğin de oluyor mu?
Çok şükür genelde iyi eleştiriler alıyorum.
- Bizim mottomuz “BeStylish”. Ya seninki?
Be natural…