Alp Navruz – Eylül 2021

Son dönemin en başarılı jönlerinden birisi ile birlikteyiz. Bambaşka bir bölüm okurken yolculuğunu bir anda oyunculuğa döndüren bu cesur adam, işine olan disiplini, yeteneği ve kendisine özgün stili ile bize her daim ilham veriyor.
Editör : Nayman Batımor
Röportaj : Nayman Batımor
Fotoğraf : Tamer Yılmaz
Moda Editörü : Hakan Öztürk
Makyaj : Sevinç Seda Akdoğan
Saç : Akın Ünal
Backstage : Hakan Sözmen
Moda Editörü Asistanları : Fırat Gençdoğan, Selin Arslan
Dijital İçerik Direktörü : Tuğçe Orçunus
Dijital İçerik Editörleri : Nayman Batımor, Kezban Belet, Yaren Aktürk

Son dönemin en başarılı erkek jönlerinden birisin ama aslında yolculuğun bambaşka bir yolda başlamış. Yıldız Teknik Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunusun. Böylesine farklı bir dal üzerinde yoğunlaşırken oyunculuk serüvenine geçişin nasıl oldu?

Oyunculuk bir tutku meselesi bence ve hayat koşulları gereği zor ya da kolay yoldan veya başka bir eğitimden çıkarak bu tutkuya ulaşmanızı sağlıyorsa bir sebebi vardır diye düşünüyorum. Benim için de oyunculuk, tam olarak ne olduğunu bile bilmediğim yaşlardan beri gelen bir tutku aslında. Farkında olmadan etrafımda olan biten her şeyi gözlemler; insanları, duyguları, ifadeleri okumaya çalışırdım. Çok fazla yerli yabancı klasik izler ve okurdum. Türk Dili ve Edebiyatı eğitimi almak istememin nedeni de derin edebiyata, yazılı bir metnin yarattığı duyguya ve yazmaya olan ilgimden dolayı oldu. Şiir ve öykü türlerinde yazılarım var hatta bir gün gerçekleştirmek istediğim tam bir senaryo yazma hayalim için de bunun önemli bir alt yapı hazırladığına inanıyorum. Hayatta her şeyin bir sebebi vardır. Oyunculuk yaparken de edebiyat okumanın faydasını fazlasıyla görüyorum aslında. Bu dönemden oyunculuğa geçişim de tutkumun peşinde koşmaktan vazgeçmeyerek oldu diyebiliriz. Biraz şans, fazlaca çalışma, emek ve sabırla sonunda sevdiğim hep çok istediğim bu mesleğe adım atmış oldum.

 

Üniversitede öğrenci olduğun zamanlarda oyuncu olmak fikri sana sıcak geliyor muydu? Kariyerini bu sektör üzerine kurup, bu kadar büyük bir başarı elde edeceğini düşünebiliyor muydun mesela?

Başarı, göreceli ve tahmin edilemez bir durum olduğundan dolayı bu yönde düşüncelerim kısmen olmuştu ama deneyeceğimden ve çok çalışacağımdan yana şüphem hiç olmamıştı. İnsanlar her zaman hayalleri için çok mesai harcamalı ve çok çabalamalı bence.

 

Akademik eğitim hayatını bitirdikten sonra oyunculuk eğitimi almaya başlamışsın. Bu süreci nasıl hatırlıyorsun? Geçirdiğin bu eğitim sana ne gibi şeyler kattı?

Eğitim, hayatın her alanında olduğu gibi bu meslek için de çok önemli ve değerli. Ben genel anlamda birebir eğitim almayı tercih ettim, oyuncu koçlarıyla farklı metotlar üzerinde çalıştım. Sanatın her dalında olduğu gibi, hayatın her anında olduğu gibi eğitimin, kendini geliştirmenin, yeni şeyler öğrenmenin sonu yok ama özellikle spor ve sanat dallarında performansa dayalı bir mesleğiniz varsa ölene kadar kendinizi hep diri, taze ve günceli yakalayacak şekilde eğitmeniz, geliştirmeniz gerekir. Benim de bu düşünce ve eğitim çalışmalarım hala devam ediyor, hayatım boyunca da devam etmeyi düşünüyorum. Eğitim durduğunda kariyer de durur, belki daha geriye bile gidebilir.

Büyük bir üne kavuşmanı sağlayan Fazilet Hanım ve Kızları dizisi ile ilk kez bir başrol olarak izledik seni. Şüphesiz ki Fazilet Hanım ve Kızları hâlâ hepimizin akıllarında olan dizilerden biri. Bu yolculuğunu da dinlemek isteriz.

Fazilet Hanım ve Kızları çok sevilen, benim de içerisinde yer almaktan mutluluk duyduğum bir projeydi. İzleyici çok sahiplendi bu işi ve hikayesi hepimizi içine çekti. Fazilet Hanım ve Kızları hem genel proje olarak çok güzeldi hem de insanların beni tanıdığı ve benim de kişisel olarak büyük sorumluluk hissettiğim bir proje olduğu için her zaman hayatımda özel bir yeri olacak. Hala görüştüğüm, birlikte farklı projelerde yer almak istediğim isimlerle ve çok profesyonel bir ekiple çalıştım. Bu da bana ilk başrol tecrübemde çok büyük bir avantaj ve tabii ilerisi için güzel bir hazırlık imkanı sağladı.

 

Fazilet Hanım ve Kızları dizisinde canlandırdığın Sinan Egemen karakteri özellikle de o döneme büyük bir damga vurmuştu. Peki Alp ve Sinan’ın benzer özellikleri var mı sence?

Sinan Egemen benim için çok kıymetli bir karakterdi, üzerinde çok çalıştım, kafa yordum, yönetmenimizle doğru karakter analizi için çok uğraştık. Sinan’ın geçirdiği evrim, zaman içerisindeki değişimi hem oyunculuğuma hem de öğrenme sürecime çok yarar sağladı. Açıkçası canlandırdığım karakterler içerisinde kendime en uzak bulduğum, empati yapamadığım karakterlerden biriydi ama bu nedenle belki de oynamaktan en çok keyif aldığım bir karakterlerden de biri oldu.

 

2018 yılında da başka güçlü bir proje ile karşımıza çıktın. Yayınlandığı dönemin en popüler dizilerinden birisi olan ‘Elimi Bırakma’ projesi. Hem senaryosu hem senin başarılı oyunculuğun hem de partnerin Alina ile yakaladığınız uyum sayesinde hepimizin beğenisini kazandınız. Sence Elimi Bırakma projesinin bu kadar sevilmesinin sebepleri nelerdi?

Elimi Bırakma projesi hem ülkemizde hem de tahmin ettiğimizden de fazla bir şekilde yurt dışında bir anda çok sevildi ve popüler oldu. Yine büyük tecrübeler edindiğim ve beslendiğim bir proje olmuştu. Oyuncular arasındaki doğru iletişim, güzel atmosfer ve hikayemizden dolayı sanırım insanlar çok ilgi göstermişti.

 

Özellikle başarılı projelerde yer alıp bunu ardı ardına da yapabilmen çok kıymetli. Bu dizilerin hemen ardından yine başka iyi bir iş olan Zümrüdüanka ile çıktın karşımıza. Alp neye göre karar verir projelere?

Bu durum o dönem aldığım eleştirilerden biriydi aslında. Proje bittikten kısa bir süre sonra başka bir projeye dahil olmak pek çok kişi tarafından doğru bulunmaz genelde ama objektif bakıldığında da bunun bir risk olduğunu düşünüyorum. O nedenle bazı riskler alıp karşıma çıkan fırsatları değerlendirdim diyebilirim. Kısa zamanda bambaşka bir karaktere bürünüp, seyirci karşısına çıkmak ve yeni hikayeyle beraber yepyeni bir karakteri canlandırmak çok da kolay değil aslında ama bu süreci iyi ilerlettiğimi düşündüğüm için açıkçası çok kaygı duymadım. Zümrüdüanka projesinde öncekilere kıyasla daha farklı bir karakterle karşınıza çıktım. Bunun kısa sürede olması ve yansıması benim için çok önemliydi ama proje, hikaye ve karakterime inandıktan sonra tüm iş seçim süreçlerimde biraz iç güdülerime güvenerek hareket ediyorum galiba. Sunulan ekip ve koşullar da uygunsa neden olmasın diyerek ilerlemek gerekir. Hayatın kendisi de böyle bir şey değil mi zaten.

 

Serhat Demirkan önceden canlandırdığın karakterlere göre çok daha başka bir karakter. Farklı karakterlere bürünürken başka bir hazırlanma sürecin ya da eğitimin oluyor mu?

Kesinlikle. Süre ne kadar kısa olursa olsun, hiçbir zaman seyircinin önüne benzer duygu ve karakterle çıkmak istemem. O yüzden sıkı bir eğitime giriyorum. Günde 5-6 saat oyuncu koçu ile çalıştım. Çalıştığım yöreye ait; dil, kültür, alışkanlıklar vb üzerine gözlemler yaptım. İş devam ederken de bunları göz ardı etmeden öğrenmeye devam ettim.

 

Şimdi ise yeniden dönemin en popüler dizilerinden birisi ile hiç hız kesmeden tekrar karşımızdasın. Bu sefer çok daha sıcak, romantik, içimizi ısıtan renkli bir dizi ‘Ada Masalı’. Sence canlandırdığın Poyraz karakterinin bu denli ilgi görmesinin sebebi ne?

Poyraz, kendi ilkeleri olan, modern zamanın dayattıklarını reddeden, teknolojiye esir olmayan, ilkel ve gelenekselci bir karakter. Bana kalırsa herkesin arkadaş olmak isteyeceği kadar dürüst ve samimi bir yapısı var. Bu sebepler bile Poyraz’ı sevmek için mantıklı nedenler.

 

Şimdi geriye dönüp baktığında kariyerinin ilk başlarındaki Alp ile şimdiki Alp arasında ne gibi değişimler görüyorsun?

Kariyerimin başında da şimdi de hala öğrenmeye aç bir Alp olarak devam ediyorum. Tabii ki zamanla kazandığım deneyimler, bilgiler benim için güzel bir donanım oldu, bu yönden kendimi çok açık bir şekilde geliştirdiğimi düşünüyorum. Bundan sonraki yıllarda da bu soruya yine aynı cevapları vereceğimi düşünüyorum.

 

Akıl hocan var mıdır? Mutlaka danıştığın, fikirlerine çok saygı duyduğun.

Akıl hocam diyerek nitelediğim biri yok. Benim için küçük bir çocuk da yaşlı bir insan da akıl hocasıdır. Herkesten, her şeyden bir şeyler öğrenebildiğime inanıyorum. Ama sanırım hem okuduğum bölümün de verdiği bir alt yapıyla hem de çocukluktan gelen bir sevgi ve okuma tutkusuyla en başta kitapları sayabilirim.

 

Stilin konusunda değişkenlikler var. Bazen çok sadesin bazen biraz daha hareketli. Stilini tam olarak sen nasıl açıklarsın? Modayı takip etme konusunda sence başarılı mısın?

Modayı takip ediyorum aslında ve çok beğendiğim stiller olsa da bu konuda biraz tembelim. Biri bana “Hadi alışverişe gidelim” demediği sürece sanırım bir mağazaya tek başıma gitmem. Çok ihtiyaç duyduğum ürünleri online yollardan hallediyorum. Genel anlamda rahat, salaş giyinmeyi seviyorum. Sadelik hayatın her alanında olduğu gibi giyimde de benim için daha uygun geliyor.

 

Yeni nesile sen ve senin gibi başarılı isimler çok iyi örneksiniz. Kariyerini bu sektör üzerine kurmak isteyen genç oyuncu adaylarına birkaç tavsiye verebilir misin?

Beni böyle tanımladığınız için öncelikle teşekkür ederim. Örnek olarak görenler olması da benim için ayrıca gurur kaynağı. Hep söylediğim gibi, her işin başarıya giden yolu çalışmaktan geçiyor. Doğru insanlarla, doğru adımlar atmak çok önemli.

 

Son olarak hayat motton ile bitirelim mi?

Kendi omzuna tırman başka nasıl yükselebilirsin ki!

 

 

%d blogcu bunu beğendi: