TÜRKİYE’DEN GİTMEK “İtalya’ya Uzanan Bir Göç Hikayesi” Kitabının Yazarı Gökhan Kutluer İle Keyifli Bir Röportaj Gerçekleştirdik

Yol bisikletlerine âşık ve Bulut Fabrikası’nın yazarı Gökhan Kutluer, insanlar bisikletle tanışsın, çocukluk hatıralarının peşine düşsün ve bisikletli hayatlara özenip onu yeniden yaşamlarının bir köşesine alsın diye elinden geleni yapan bir bisiklet tutkunu… “Denge Tekeri” isimli blogu sayesinde, bugüne kadar yüzlerce insanı bisiklet konusunda aydınlattı. Bisikletlilerin arabalar ve hatta yayalar tarafından bile yok sayıldığı İstanbul’da, pedalsız bir hayat yaşayamayacağını anladıktan sonra, beyaz yakalı hayatına noktayı koyup tutkusunun peşinden bisiklet ülkesi İtalya’nın Bergamo şehrine taşındı. Sonra da bu zorlu ama bir o kadar keyifli göç deneyimini bizlerle paylaşmak için çok samimi bir kitap yazdı. Bu basit bir “Ben yaptım, siz de yaparsınız!” kitabı değil. “Türkiye’den Gitmek” hem okuması keyifli hem de ilham verici bir kitap. Hepimize iyi okumalar…

1.Tiyatroya uyarlanan ilk öykü kitabınız Bulut Fabrikası’nın ardından kaleme aldığınız Türkiye’den Gitmek kitabınızda,oldukça çarpıcı açılardan İtalya’ya göç edişinizi anlatıyorsunuz. Sizce insanları göçmeye yönlendiren sebeplerin başında neler geliyor?
Kimse doğup büyüdüğü ülkeyi bırakma noktasına kolay kolay gelmiyor. Maddi ya da manevi; günlük hayata olumsuz anlamda direkt etkisi olan şeylerin sayısı çoğaldıkça, yaşanılan ülkeye olan sabır da azalıyor. Geleceğe dair umut kalmayınca da, gitme fikri iyiden iyiye kafaya yerleşiyor.Kaybedecek bir şeyi olmayanlar ya da sevdiklerini de yanında götürme şansına sahip olanlar, bir adım önde…

2.Kitabınızı henüz okumayanlar için kitabınızı birkaç cümle ile nasıl anlatırsınız?
Türkiye’den Gitmek, konfor alanından çıkarak göç etmeyi kafasına koyanlara ihtiyacı olan motivasyonu sağlamasını umduğum bir kitap. Basit bir “Ben yaptım, siz de yaparsınız!” kitabı değil.

3.Çevrenizden, kitabınızı okuyanlardan nasıl yorumlar alıyorsunuz

Yayımlanalı bir ay oldu ve şimdiye kadar hep olumlu tepkiler aldım. Beni tanıyan tanımayan herkes ilham veren, akıcı ve kendini kolaylıkla okutan bir kitap olduğunu söyledi. Bir de elbette kitabın günlük notlarına yer verdiğim bölümüne vurgu yaparak yaşadıklarımla iyi mücadele ettiğimi söylediler.

4.Kitabın kapağı da oldukça ilgi uyandırıcı, içerikle de çok uyumlu görünüyor.Siz ne düşünüyorsunuz?
Kitabın hem yazarı hem de çizeri göçmen olsun istedim. Bu yüzden kendisi de benim gibi İtalya’da yaşayan sevgili Gökcen Eke ile görüştüm. Önce kitabı okumasını istedim. Ardından da kafasında nasıl bir kapak canlandığını sordum. Daha ilk çizimiyle beraber aynı dili konuştuğumuzu anladım ve neredeyse hiç revize olmadan, kısa süre içinde kapağı oluşturduk.Kitabın kapağı, kitabı okudukça anlam kazanıyor.

5.Kitabınızda sıklıkla değindiğiniz göçmenliğe olan talebin toplumda giderek artması konusunda ne düşünüyorsunuz?
Bilgi teknolojileri müthiş bir hızla gelişiyor. İnsanlar, başkalarının başka coğrafyalarda nasıl hayatlar yaşadığına kolaylıkla şahit oluyor ve bu da bulundukları yeri sorgulamalarına neden oluyor.Elbette ki politik, toplumsal ya da kariyer odaklı pek çok başka etkenden de söz edilebilir ama varlığından haberdar olunamayan bir şeyi merak etmek çok zor. Eskiden başka kültürlere tanık olma şansımız çok daha azdı. Artık hepsi telefonlarımızın ekranında. Yani karşımızda örnekler var. Bu örnekler zihnimizde çeşitli imajlar oluşturuyor ve o imajlar hayallere dönüşüyor. Sonrası malum… Hayallerin peşinden koşmaya başlıyoruz.

6.Kitabınızda insanların tercihleri, yaşam biçimleri, iş hayatının zorlukları ve insan ilişkileri hakkında çok yerinde tespitler vardı. İyi bir gözlemci olduğunuzu görüyoruz. Göçmenliğe başka açılardan yaklaştığınız bir kitap daha yazmayı düşünüyor musunuz?
İyi bir yazar olmanın yolu, hiç şüphesiz iyi bir gözlemci olmaktan geçiyor. Bu daha ikinci kitabım. Yolum uzun. İlk kitabımda kısa öykülere yer vermek istedim. Şimdi ise pek çok olayı birinci ağızdan anlattığım,bambaşka bir kitapla okuyucuyla buluşuyorum. Tarzımın oturması için kaç kitap daha yazmak gerek bilmiyorum ama sonraki kitaplarımda da göçmenliğe dair dokunuşlar olacağı kesin.

7.Kitapta sıklıkla işlerin yolunda gitmediği süreçlere de değinmişsiniz. İşlerin yolunda gitmediği zamanlarda en büyük motivasyon kaynağınız nedir? ​
Kendime sürekli olarak bu işe neden kalkıştığımı hatırlattım. Türkiye’den ayrılmadan önce, kitapta da belirttiğim üzere belli başlı hedeflerim vardı. O hedeflere ulaşmadan dönmeyi başarısızlık sayacağım için kendimi çok zorladım. Yalnızken, yanınızda ‘’Yaparsın sen!’’ diyen biri olmadığında sorunlarla mücadele etmek, her zamankinden daha zor olabiliyor ama bu durum beraberinde hayat tecrübesini getiriyor.Karakteriniz sağlamlaşıyor. Bir şeyleri başardıkça kendinizle gurur duyuyor, bir sonraki zorluktan daha az korkmaya başlıyorsunuz. Bence göçmen olmanın en güzel tarafı da bu. Bir süre sonra yeni bir yola çıkarken, onu başaracağınıza olan inancınız müthiş kuvvetli oluyor.

8.Şu anda İtalya’da neler yaşıyorsunuz? Daha ne kadar orada kalmayı planlıyorsunuz?
Aslında şu sıralar Almanya’dayım. Buraya iş için geldim ama ne kadar kalırım bilmiyorum. Zira Alman kültürünün pek de meraklısı olduğum söylenemez.İtalya’da Bergamo’da yaşıyordum. Doğayla iç içe, Milano’ya 45 dakika mesafede ve yaşam kalitesi yüksek bir şehir.

9.Yeni göç planlarınız var mı?
Şimdilik yok ama hayatımı öyle beşer onar yıllık kariyer planları ekseninde yaşayan biri olmadığım için karşıma çıkan fırsatlara da bağlı olarak kendimi bambaşka bir ülkede bulma ihtimalim her daim var.

%d blogcu bunu beğendi: