RÖPORTAJ | UMUT BOZ

UMUT BOZ

HEMİNGTON CEO

Hemington, kelimenin tam anlamı ile “kaliteli ve doğal ürün” arayışında olan iş hayatındaki insanların yaşamlarındaki büyük boşluğunu doldurmak üzere yola çıkan 4 yıllık bir marka. Öze dönüşü simgeleyen çizgileri, yalın parçaları ve üst düzey kalitede tamamen doğal ürünleriyle büyük bir başarıya imza atarak hızla büyüyen bir marka ve onun çok başarılı yöneticisi. Genç bir girişimci, çok çalışkan bir iş adamı ve mükemmel bir baba Umut Boz.

Şu an bulunduğunuz noktada işinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Tam olarak neler yapıyorsunuz, şirketinizde hangi kollarda faaliyetler gösteriyorsunuz?

Hemington’ın temelleri bundan 4 yıl önce atıldı. 30 yıldır tekstil sektöründe bulunmamızın neticesinde elde ettiğimiz “know how” ile Hemington’ı kurmaya karar verdik. Koleksiyonlarımızda dünyanın en iyi ipliklerini kullanmamızın yanı sıra modern erkekler için hayatı pratikleştiren ürünler sunuyoruz. Hemington markasının özünü oluşturan triko, başlı başına bir sanattır. Triko, işlemesi çok özel bir teknik. Başka hiçbir ürünün üretim aşamasında bunca emek ve özen yer almıyor. Özellikle dikişlerde ve özel işlemelerde zanaat ve el işi gerekiyor. Tamamını kendi tesislerimizde ürettiğimiz Hemington trikolarında bu yoğun emeği modern teknoloji ile birleştiriyoruz. Hemington’ı tek bir cümle ile özetlemek gerekirse; “çok yüksek kalitede üretilmiş ürünü tüketicisiyle buluşturan yeni nesil bir marka” diyebiliriz. Hemington; kelimenin tam anlamı ile “kaliteli ve doğal ürün” arayışında olan iş hayatındaki insanlarının yaşamlarındaki büyük boşluğu dolduruyor. Biz erkeklerin, günlük koşuşturma içerisinde hızlı şıklığa ve gerçek kaliteye ulaşabilmelerini sağlıyoruz.

Sizin sektördeki farkınız nedir?

Ürünlerimizde dünyanın en doğal ve kaliteli ipliklerini kullanıyoruz. Çünkü en iyi kalitenin doğallık olduğuna inanıyoruz ve aslında bu noktada Hemington olarak moda mirasını geleceğe taşıyoruz. Yarının insanları “moda dünyasında neler oluyor” dan çok “nelere özlem duyuyoruz, neyin arayışındayız” bakış açısına sahip olacaklar. Peki, insanlık neye mi özlem duyuyor?

“Less is More” yani “öze dönüş” veya başka bir deyişle “yalınlaşma”. Bu öze dönüşte yalınlık kadar önemli, belki ondan da önemli başka bir nokta daha var, o da “doğala duyulan özlem ve doğala dönüş”. Bugün giderek artan bir iştahta ve özlemde bizi sarmalayan şeylerin doğallığına önem veriyoruz. Yiyeceklerimizin taze, doğal ve besleyici olmasını istiyoruz. Mobilyalarımızın doğal, otomobilimizin sağlam, elektronik eşyalarımızın güvenli olmasını bekliyoruz. Yaşam alanımızdaki havanın temiz olmasını tercih ediyoruz. Kısacası kendimiz ve sevdiklerimiz için daha iyisini istiyoruz. Yalnızca daha lüksünü daha iyisini değil, artık daha doğalını ve zararsızını istiyoruz. Peki tüm bunları yaparken ne giydiğimizin de farkında mıyız? Bir günün en az sekiz saati üzerimizde duracak kıyafetlerin neyden yapıldığını, hangi koşullarda üretildiğini biliyor muyuz? Son yıllarda gerek doğanın dengesinin büyük bir hızla bozulması; gerek astım, alerji, kanser gibi hastalıkların görülme sıklığının giderek artmasıyla birlikte, tüketim tercihlerimizi daha fazla sorgular olduk. Midemize giden bir yiyeceğin, her gün kullandığımız deodorantın, nevresim takımlarımızı yıkadığımız deterjanın ve giydiğimiz kıyafetlerin hangi şartlarda üretildiğini ve içeriğinde sağlığa zararlı maddelerin olup olmadığını araştırmaya başladık. Bilincimiz arttıkça gördük ki sağlıklı yaşam, düzenli spor yapmaktan ya da mevsiminde sebze tüketmekten ibaret değil. Eğer bugün ne yediğimize dikkat ediyorsak, ne giydiğimize de dikkat etmemiz gerekiyor. Artık biliyoruz ki, yediğimiz yiyecekler kadar üzerimize giydiğimiz kıyafetler de genel sağlığımız üzerinde oldukça etkili. Şöyle ki, tamamen doğal elyaflardan üretilmiş ve içerisinde hiçbir sentetik malzeme olmayan bir ürün üzerinizdeyken deriniz nefes alıp vermeye devam ediyor ve bedeniniz hak ettiği değeri görmüş oluyor. Doğa bize binlerce yılda ulaştığı en yüksek kaliteyi sağlıyor. Biz de onu şekillendirip size sunuyoruz. Ürünlerimizde kullandığımız elyafların tamamı dünyanın farklı birçok köşesinden karşılanıyor. Yünümüz Avustralya’dan, kaşmirimiz Moğolistan’dan, ipeğimiz Çin’den ve pamuğumuz Mısır’dan geliyor. Hangi elyaf nerede en iyi şekilde yetişiyorsa oradan getirtiyoruz. Örneğin, Avustralya’da yaşayan, temiz hava soluyan, yalnızca su ve organik otlarla beslenen merino koyunundan ürettiğimiz, İtalya’da usta ellerde işlenen ve kendi tesislerimizde yüksek teknoloji ile ördüğümüz merino yününü, erkeklerin şıklığına özel bir anlam katması için koleksiyonlarımızda kullanıyoruz. Merino koleksiyonumuzunda Woolmark kalite sertifikasına sahibiz ve hayattan keyif almayı bilen erkeklere hem iş hem de eğlence ortamında dört mevsim konfor ve şıklık sunuyoruz. Peki sadece iplik mi? Hayır, kullandığımız tüm aksesuarlar, düğmeler, kumaşlar da tamamen doğal malzemelerden üretiliyor. Örneğin düğmelerimiz okyanusların derinliklerinden gelen sedeften yapılıyor, kumaşlarımız yalnızca en iyi kalite saf pamuktan üretiliyor. “Doğallık” moda dünyasında trend üstüdür, bir gereksinimdir. İşte bu sebeple Hemington dünyasında “En İyi Kalite, Doğallıktır.” Bir ürünün hassas ciltler için kaşıntı yapmaması ve hiçbir rahatsızlık vermemesi, giyen kişide yumuşacık ve konforlu bir his bırakmasından daha moda ne olabilir? işte bu geleceğin modasıdır.

Burada ayrıca değinmek istediğim bir konu daha var. Tam olarak tüketicileri iyi anlama ve fonksiyonellik refleksiyle geliştirdiğimiz Hemington IQ koleksiyonu Türkiye’de bir ilk ve tek olma özelliği de taşımaktadır. Biz erkekler hayatlarımızda zekice seçimler yapmaktan ve buna bağlı olarak da akıllıca tasarlanmış ürünler kullanmaktan çok büyük keyif alıyoruz. Hayat tarzımıza ve tercih ettiğimiz kalite seviyesine uyacak bir ürünü almadan önce bazen günlerce hatta haftalarca araştırma yapmaktan çekinmiyoruz. Şanslıyız ki, teknolojideki gelişmeler sayesinde hepimiz kaliteli ve tasarım harikası ürünlere eskisinden çok daha kolay bir şekilde ulaşabiliyoruz. İşte IQ Koleksiyonu da kaliteyi hayatının merkezine yerleştirmiş erkekler için limitsiz bir konfor sunan Hemington koleksiyonlardan sadece bir tanesi. Tamamen doğal ve Woolmark tescilli extrafinemerino iplik ile üretilmiş Hemington IQ Koleksiyonu ürünleri vücut ısını dengede tutar; sıcak ortamlarda serin, soğuk ortamlarda ise sıcak hissetmeni sağlar. Ürünlerin tamamı nefes alma ve nemi çekme özellikleri sayesinde terlemenin büyük oranda azalmasını sağlarlar. Tüm bu harika özelliklere ek olarak Hemington IQ Koleksiyonu kırışmayan yapısı ile size konforu tüm gün sınırsız olarak deneyimleme şansı verir. Kısacası IQ Koleksiyonu’ndan seçtiğiniz bir ürünü sabah evden çıkarken giyersiniz ve ne kadar yoğun bir gün geçirirseniz geçirin, akşam katıldığınız bir yemekte de kendinizi sabahki kadar temiz ve şık hissetmeye devam edersiniz. Kırışmama ve vücut ısısını ortama bağlı olarak dengede tutma özelliği sayesinde IQ Koleksiyonu ürünlerinin sık sık seyahat eden erkekler için de çok büyük kolaylık sağladığını eklemeden geçmeyelim. Sektördeki farkımız tam olarak yukarıda bahsettiklerim.

Yurt dışı çalışmalarınız var mı? Sektörünüzdeki son gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hemington markası olarak hızla büyümeye devam ediyoruz. 2025 yılına kadar yurt içinde 30, yurt dışında 30 mağaza olmak üzere toplam 60 mağaza açmayı hedefliyoruz. Şuanda ekip arkadaşlarımız yurt dışı yatırımlarımız için fizibilite çalışmalarına başladılar. Rusya, İngiltere ve İtalya gibi güçlü ve büyük ülkelerden birini merkez alıp yurt dışına hızlı bir giriş yapmayı planlıyoruz. Yurt içi yatırımlarımızda ise Ankara, İzmir, Antalya, Gaziantep ve Kayseri olmak üzere büyük şehirlerde mağaza araştırmalarımız devam ediyor.

Ülkemizdeki ekonomik gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Biz Türkiye’ye inanıyoruz. Ekonomik krizler gelip geçicidir, 95 yıllık Cumhuriyet’in yaşadığı bu kaçıncı kriz? Lakin hayat devam ediyor ve edecek. Tam da bu noktada bu krizde yatırıma devam eden, ülkeye inanan firmalar ve markalar gelecekte var olacaklardır. Bu inanç ile işimizi yürütüyoruz.

İş yemeklerinizde tercihleriniz nereler oluyor?

Yemek yemeği seven birisiyim ancak sağlıklı yemekler her zaman önceliğimdir. Tercihlerim arasında Türk, İtalyan ve Çin yemekleri yer alıyor. En sevdiğim yemek ise pırasa yemeğidir. Genelde de çikolata yemeden duramam, çok fazla çikolata tüketiyorum. İş yemeklerinde özellikle yemek seçen birisi değilimdir. Dışarıda yemek yediğim zamanlarda ise PaperMoon’u tercih ederim.

Seyahat etmeyi seviyor musunuz tercihlerinizi nasıl belirliyorsunuz?

İşim gereği çok fazla seyahat ediyorum. Birçok ülkeye gittim ama favori seyahat yerim, Paris ve New York.

Marka seçimleriniz neler, nasıl bir giyim tarzınız var?

Smat-casual tarzını benimsiyorum. Takım elbisede ise Hugo Boss markasını tercih ediyorum. Pantolon seçimimde kendi markamın ürünlerini giyiyorum. Spor ayakkabı da Adidas ve Hogan markasını kullanıyorum.

Aksesuar olarak ne kullanırsınız, olmazsa olmazınız nedir?

Aksesuar olarak saat ve kol düğmesi kullanıyorum. Saat olmazsa olmazlarımdandır. Genelde gün içinde giydiğim kıyafet ile uyumlu saatleri tercih ediyorum.

Hobileriniz var mı?

İki buçuk yaşındaki oğlum Ali ile zaman geçiriyorum. Oğlumla çarpışan arabalara binmek, kukla oynamak ve lego yapmak bana büyük keyif veriyor. Tabi oğlumun olmadığı zamanlarda da genelde legolarla birşeyler üretmeyi seviyorum.  İyi bir lego koleksiyonuna sahibim. İki yüz tane teknik legom var. Bunların dışında çok fazla seyahat ediyorum ve koyu bir Beşiktaş taraftarıyım.

 

%d blogcu bunu beğendi: