BAŞROL OYUNCUSU: MUSTANG SHELBY GT 500

Artık resmen mevsimsel geçişlere göre yazın bittiği ve sonbaharın başlangıcını yaptığı, sıcakların da hafif hafif kırılarak yerini serin havalara bıraktığı Eylül ayındayız. Sadece sıcaklıkların değişmesi midir Eylül’ün habercisi? Trafiğin artması, okulların açılması, kışlıkların tüm yaz dinlendikleri raflardan inmeye başlaması, yazın yaşanan, tadı damakta kalan yaz aşklarının hiç yaşanmamış gibi bitmesi de, “ben geldim” diyen Eylül’ün ayak sesleridir adeta. Çok da can sıkmamak lazım derim. Ne de olsa 9 ay sonra, yaz yine bizimle sahnelerde olacak.

Çok sıcak sevmeyen biri olarak benim bile yaz için “vay be, ne çabuk geçti” dediğim bu ayki yazımda, okuma siestanıza yine yeni yeniden bir efsaneyi konuk etmek isterim. Dünyanın ilk otomobil üreticisi ve aynı zamanda piyasanın devlerinden olan “Ford” markasının büyük ve geniş ürün yelpazesinin bence tek efsanesi olan “Mustang Shelby GT 500” modeli için kelimeleri art arda koyup cümleler oluşturacağım.

Hepimizin bildiği bu dev marka, 1902 yılında, 12 otomobil tutkunu yatırımcının 28.000$’lık bütçeyle Henry Ford tarafından kuruldu. İlginç olan, ilerleyen yıllar içerisinde “Dodge Brothers Motor Vehicle Company” markasını kuracak olan John Dodge ve Horace Dodge da bu yatırımcılar arasındaydı.

Kurucusu olan Henry Ford’un soyadından adını olan marka, Amerika’nın Detroit şehrinde bulunan ilk üretim fabrikasını, resmi olarak 16 Haziran 1903 tarihinde açmıştır. Çocuk yaşlarında eline aldığı her makinenin içini açan ve daha iyi çalışmasını sağlayan Henry Ford’un bu fabrikayı açtığında 40 yaşında olması, “hiçbir şey için geç değildir”in bir kanıtı sayılır bence.

Bu dev marka, dünya çapında bulunan 110 fabrikası ve 300 bine yakın çalışanı ile 6 kıtada otomobil üretmektedir. Aston Martin, Lincoln ve Mercury ile aynı grupta yer alan Ford, daha önceleri JaguarLand Rover ve Volvo markalarını da bünyesinde bulundurmaktaydı. 2008 yılında Jaguar ve Land Rover markalarını Hint otomobil üreticisi Tata’ya satan Ford, 2009 yılında ise Volvo markasını Çin otomobil üreticisi Geely‘ye satarak ticari alandaki atılımlarını da tamamlamış oldu.

Gördüğümüz her yerde, okuma mesafesinde olmasa bile tanıdığımız, mavi bir fon üzerine italic font ile yazılmış Ford  amblemi, ilk gününden günümüze kadar ulaşmıştır. Tabii hal böyle olunca, bu amblem marka için nostaljik bir geçmiş ve değer taşımaktadır. Marka ilk olarak 1908 yılında ürettiği “Model T” ile 5 yıllık kısa bir sürede, Amerika yollarını doldurarak büyük bir üne kavuşmuştur. Öyle ki, 1918 yılında Amerika sokaklarında kullanılan otomobillerin yarısını “Model T” oluşturuyordu.

1913 yılında yürüyen bantlı üretime geçiş yaparak hem üretim verimliliğini arttırdı hem de üretim teknolojileri alanında dünyayı etkisi altında bırakan yeniliğe imza atmış oldu. Ford, 1908 yılından 1927 yılına kadar geçen 19 yıllık süreçte, 15 milyon otomobil satan marka oldu ve 45 yıl boyunca egale edilemeyecek bir rekora imza atmış oldu.

Şu an merkezi Amerika’nın Mishigan eyaletinde olan marka, halen Lincoln ve Mercury markalarını bünyesinde barındırmaktadır. Amerika’nın ilk sırada bulunan araç kiralama şirketi Hertz’in de sahibi olan Ford, aynı zamanda Mazda’ya da ortaklığıyla ticari açıdan da bir dev olduğunu göstermektedir.

Şimdi; hiçbir zaman söylemekten sıkılmayacağım ve vazgeçmeyeceğim, saf güç ve performans için üretilen büyük blok 8 silindir motora sahip otomobiller arasında belki de dünyaca en bilinenlerden, en çok hayal edilenlerden olan “Mustang Shellby GT-500” için kelimeleri seçme zamanı. Shelby adı, Carrol Shelby’nin 1962 yılında efsanevi 289 Cobra modelini piyasaya vermesiyle ortaya çıktı. Carrol Shelby, 1964 yılında Ford için ilk Mustang Shelby GT-350’yi üretti ve “Mustang Shelby” efsanesi başlamış oldu. 1967 yılında ise, Shelby GT-500 olarak piyasaya çıktı. MustangFord’un 1965 yılında üretmeye başladığı ve kendisinin bile tahmin edemeyeceği şekilde üne kavuşan, hayran kitlesi olan spor otomobil oldu. “Shellby GT-500” ise Mustang’ın yüksek performans için üretilen modeli olarak doğdu.

Rahatlıkla 2000 yapımı 60 Saniye filminin esas başrol oyuncusu Nicolas Cage’in kullandığı 1967 model Mustang Shelby, GT-500’dür diyebiliriz. Yani adı tüm otomobil severlerin hafızasına kazınan nam-ı değer Eleanor’dur. Tahmin edebileceğimiz gibi, Shelby GT-500’ün teknik özellikleri de, neden bu kadar özel bir araba olduğunu tam anlamıyla destekleyen rakamlara sahip. Turbo kompresöre sahip olan 5.4 lt’lik V8 motor, Shelby GT-500’ün 507 hp (beygir gücü) üretmesini sağlıyor. Çok noktalı enjeksiyon yakıt sistemine sahip Shelby GT-500’ün en yüksek süratinin 250 km/saat  ve 0/100 km arası, hızlanma süresinin 4.5 saniye gibi, maalesef akranlarının biraz gerisinde kalan rakamlara sahip olması bile prestijinden ve hayranlık uyandıran halinden hiçbir şey eksiltmiyor. Bir sokak jargonunda da söylenildiği gibi; “Alırsın Ford, Olursun Lord” sözü, bence tam olarak Shelby GT-500 modeli için geçerlidir. Geçmiş yıllarda binme ve bir süre kullanma imkânım olduğundan rahatlıkla söyleyebilirim ki; direksiyona geçtiğinizde, birinci vitese takıp ayağınızı debriyajdan çektiğiniz anda, atı şahlanan güce sahip bir Lord gibi hissediyorsunuz.

Tabii ki son olarak, eğer klasiklerimden olan bu arabaya ülkemizde binmek isterseniz; kaç sıfırlı bir rakam ödemeniz gerektiğine gelelim. Ya da şu sıralar ülkemizin her hanesinde, restoranında, iş yerinde yani her kıvrımında bolca konuşulan döviz ve ekonomik kriz mevzularından mütevellit hiç gelmeyelim. Bu seferlik klasiğimizi değiştirelim ve şöyle yapalım; rakam konuşmak yerine Shelby GT-500’e  hayran olanlar “elbet bir gün” desin, sadece beğenenler “güzel arabaymış” desin, hiç beğenmeyenler de diğer yazılarıma göz atsın…

Ekim ayında da BeMan alıp benimle aynı enerji diliminde buluşacağımız zamana kadar bol keyifler…

Not: “Levent Baran”… Elbet bi’gün, Mustang’ın egzozundan çıkan dumanı aynı anda soluyacağız abi.

 

Engin Tozak

 

%d blogcu bunu beğendi: